Nezle
Yılın her mevsiminde görülebilen, değişik virüslerle oluşabilen, kırıklık burun akıntısı, öksürük gibi belirtilerle seyreden, en fazla bir hafta on gün içinde kendiliğinden iyileşen bulaşıcı bir hastalıktır.
Hastalık bütün dünyada yaygındır. Ilıman iklim kuşağında daha çok görülür. Mevsimlerin değiştiği zamanlarda, ani ısı değişiklikleri ile nezle görülme sıklığı artar. Bu nedenle en fazla görüldüğü mevsim sonbahardır. Herkes yılda ortalama bir iki kez nezle geçirebilir. Hastalığa yakalanma yaş ve cinsle ilgili değildir fakat çocuklar erişkinlere oranla daha duyarlıdırlar. Nezle, hapşırık ve öksürük ile havaya yayılan virüslerin başka bir insan tarafından solunmasıyla bulaşır. Virüs alındığından bir kaç saat sonra, nezle belirtileri başlayabilir. Halsizlik, hafif baş ağrısı, hafif bir ateş, öksürük, gözlerde kızarma, yaşarma, üst solunum yollarında yanma hissi ve burun akması en önemli belirtilerdir. Normal şartlarda bir hafta on gün içinde geçen hastalık sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre gibi komplikasyonlara neden olursa iyileşmesi zorlaşır ve uzar.
Tedavi belirtilere yöneliktir. Baş ağrısı, kırıklık ve ateş için parasetamollü ilaçlar kullanılabilir. Burnu tuzlu suyla yıkamak ve C vitamini alınması dışında yapılabilecek çok fazla bir şey yoktur. Antibiyotik kullanımına gerek yoktur fakat komplikasyonlardan herhangi biri gelişirse mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Bu nedenle, bir hafta geçmesine rağmen nezlesinin iyileşmediğini ve durumunun kötüleştiğini fark eden herkes bir doktora gitmelidir.
Hastalıktan korunmak için yapılacak tek şey, nezleli kişilerden ve özellikle hastalığın çok görüldüğü aylarda toplu yaşanan ve sıkışık yerlerden uzak durmaktır. Aşısı yoktur. Vücudun direncini arttıran önlemler nezle ve gripten korunmada da yardımcı olurlar.
Grip-İnfluenza
Gripte nezle gibi bulaşıcı bir virüs enfeksiyonu olmakla birlikte nezleye nazaran çok daha ağır seyreden bir hastalıktır. İnfluenza virüsleri insandan insana tükürük damlacıkları yoluyla bulaşır. Bütün dünyada fakat daha çok ılıman iklim kuşağında görünür. Genellikle sonbaharın soğuk aylarında başlar fakat yaz sonlarında sıcak aylarda başlayan salgınlarda olduğu saptanmıştır. Hastalık sisli, kapalı, yağışlı geçen günlerden sonra artış gösterir. Grip hastalığına bütün ırk, cins ve cinsiyetler aynı oranda duyarlıdır. Fakat küçük çocuklar ve vücut direnci düşmüş yaşlı ve hasta kişiler hastalığa daha çok yakalanırlar. Okul, kışla, fabrika, hapishane, bakım evi gibi toplu yaşanılan yerlerde bulaşma kolay olduğundan hızlı bir şekilde yayılır. Sonbahar ve kış mevsimlerinde toplu ulaşım araçlarının, sinema, tiyatro gibi yerlerin hastalığın bulaşmasını kolaylaştırdığı bilinmektedir.
Grip virüsü bulaştıktan1-3 gün içinde hastalık başlar. Ateş, titreme ile 39-40 dereceye çıkar. Başta eklemlerde ve kaslarda, özellikle sırt ve belde ağrı vardır. Kişi halsiz ve bitkin durumdadır bazen mide bulantısı ve kusma da görülür. Boğaz ağrısı, şiddetli öksürük, göğüste yanma şikayetleri vardır. Hasta yatağa düşer. Tüm vücuttaki ağrılar ve halsizlik nedeni ile hastalığa paçavra hastalığı adı da verilmiştir.
Hastalık 4-5 gün içinde yavaş yavaş düzelmeye başlar ve en fazla bir hafta içinde kendiliğinden geçer. Eğer zatürre, kalp zarı iltihabı, beyin zarı iltihabı sinüzit, orta kulak iltihabı gibi komplikasyonlar ortaya çıkarsa hastalık uzar ve öldürücü bir hastalık haline dönüşebilir. Bu tehlike çocuklar ve yaşlılarda çok daha fazladır. Grip , ölüm oranı salgınlarda % 15 ‘e kadar yükselebilen ciddi bir hastalıktır.
Tedavide ateşin düşürülmesi, yatak istirahati ağrıların dindirilmesi en önemli hedeftir. Ateşin düşürülmesi için parasetamol kullanılabilir. Grip tedavisinde antibiyotiğin yeri olmamasına rağmen yaşlı ve çocuklar gibi risk grubunda olanlarda komplikasyonların ortaya çıkmasını engellemek için veya komlplikasyonlar ortaya çıkmışsa bunların tedavi edilmesi için kullanılabilir. Nezlede geçerli olan korunma yöntemleri grip içinde geçerlidir. Ayrıca gripte son yıllarda sıkça uygulanmaya başlayan aşının da yüksek oranda koruyuculuğu olduğu görülmüştür. Her yıl salgın yapan influenza virüsü kendi içinde değişiklikler gösterdiğinden o yıl üretilecek olan aşılar dünya sağlık örgütü tarafından yeniden belirlenir. Bu nedenle risk grubundaki kişilerin aşılanması her sonbahar başında tekrarlanmalıdır.
Kimler Grip Aşısı Olmalı?
1) Gribin yaşamsal risk oluşturduğu ve tıbbi açıdan mutlaka aşılanması önerilenler:
|
|
2) İkincil risk grupları Yukarıdaki risk grubunda yer alanlarla yakın temasta olanlar ve
|
|
3) Spesifik gruplar için öneriler
|
|
·
· Gribe yakalanmış bir diyabet hastası normalden 6 kez daha fazla hastaneye gitmek zorundadır.
· Grip sezonu boyunca, diyabet hastalarının ölüm oranı %5 ila % 15 artar.
· Grip ve zatüreden ölen diyabet hastalarının sayısı diyabetli olmayanlara göre üç kat daha fazladır.
· Her yıl sayıları 10. 000 ile 30. 000 arasında değişen diyabet hastalsı grip veya zatürreden ölmektedir.
· Gripten ölen diyabet hastalarının sayısının gittikçe artmasına rağmen, büyük çoğunluğunun grip aşısı olmadığı tespit edilmiştir. Yine ölümcül tehlike ifade eden zatürre'ye karşı aşılama oranı ise çok daha düşüktür.
· Diyabete ek olarak kalp ve damar hastalıkları, böbrek hastalıkları olanlarda ve 50 yas üstü kişilerde risk katlanarak artmaktadır.
Kimler Aşı Olamaz?
Grip Aşısı, son derece güvenli ve yan etkileri çok az olan bir aşıdır. Diğer aşılarla eşzamanlı olarak kullanılabilir (örneğin zatürre aşısı ile aynı anda, farklı kollardan uygulanabilir). Grip aşısı, kesinlikle gribe neden olmaz, zira canlı ya da zayıflatılmış (attenue) virüs içermez. Aksine, aşının içeriğinde sadece virüsün parçacıkları bulunur (split aşılarda - örneğin Vaxigrip). Aşı öncesi ya da sonrası özel bir hazırlığa (gıda-içeçek kısıtlaması, banyo yasağı vb) gerek yoktur.
Bazı kişilerin grip aşısı olmamaları gerekir. Bunlar:
· Yumurtaya karşı anafilaktik tarzda allerjisi olanlar (yumurta yediğinde allerjik şoka girenler).
· Hamileliğin ilk 3 ayı içinde olan bayanlar (ancak doktor tarafından kesin gerekli olduğu tespit edilirse grip aşısı olabilirler)
38 derece üstünde ateşi olan hasta kişilerde, aşı uygulamasının ateş düştükten sonra yapılması önerilir.